Guşgalü Ahmet vardı ya ona ilişkin, bu siteye katkısı olan teşekkürler, yüreğinize sağlık
Eskiler bilir, dedem biraz şakacıydı, onun muhtar olduğu dönemde köylünün nufus defterinin arka sayfasına KILIBIK mühürü bastığını belki sizde duymuşsunuzdur,
Hani şu 70 li yıllarda okul çocuklarının yürüyüşlerinde en arka sıraya giren yaşlı adam.
Ben torunuydum ama okul önlüğümle olduğumda benide tanımazdı, hep gördüğünde sende namus var mı? diye sorardı. Ne diyeceğimi bilemezdim, beni tanımamamasına mı yanarsın yoksa namusun 7 yaşındaki çocuga ne ifade ettiğini bilememeye mi. Çocukları halka yapıp SARI-KIZ şarkısıyla oynatırdı.
Bir anısı Mustafa emmi ile, hani şu Celal emminin babası, ufak tefek bir adam, yahu dahada bilemediysen, Güllü yengenin beyi. Ha işte o Aşağı mahallede Guşkayaluların Ahmet in evinin arkasında şimdi biraz bakımsız kuçük evde oturan aile. O zamanlar boğaz, mezarlığın altı su ve kışın ördeklerin uğradığı yerde Mustafa emmi her akşam pusuda ördek bekliyor. Ördekler akşam ezanında gelirler su kıyısına konarlar, Mustafa emmi onların peşinde, Dedem o zamanlar genç köyün muhtarı, Mustafa emmi nin bu durumunu öğreniyor. Akşam ezanla birlikte salacın yanına usulca gidiyor. Bir taşa bir bir çul bağlıyor ve boğazın ortasına doğru havadan atıyor. Bunu gören Mustafa emmi ördek diye tüfeği ateşliyor, Tabi çul suda gözükünce Mustafa emmi atlıyor suya gidip ördeği alacak, suyun içinde bunun çul olduğunu anlayınca söyledikleri, söyleecekleri malüm, dedem kaçmış tabi.
Gençler bunu yadırgamasınlar, ben çok yaşlıda değilim ama bizim zamanımızda TV yoktu bu hikayelerle büyüdük, Geçmiş büyüklerimize Rahmet ve Saygı ile….
Eğer yolunuz düşerse, Trabzon KTÜ de üç Bafralı hoca var, biri Şeyhulaş tan, kolay bulursunuz.
Saygılar Bizden
Ismail Kaya