Gurbet Kuşları
GURBET KUŞLARI
Sesim kısıldı artık duyulmuyor. İsmim unutulmuş simam artık tanınmıyor. Eskiden diye başladığım anılarım bile artık dinlenmiyor. Resimlerim kaybolmus, dostlarım da bihaber. Dertler değismiş, şarkılar bir başka. Yabancı olmuşum kendi mekanımda. Çehreler değişmiş, yüzler çok farklı. Hikayem de bitmiş gibi sanki sessiz ve edasız. Ah çekişim daha derin, arzularım daha çaresiz. Gurbet kuşları gibiyim, mahzun ve keder yüklü kanatlarla umutsuzca uçmaya çalışan.
Kimse bilmez çekmeden bizim gibi, anlamaz belki dinlemezde hikayeyi. Hayatın ne olduğunu uzak ve hırçın yaban ellerinin buruk rüzgarının alnımızdaki bıraktığı izi, içinde eritmekliğin verdiği brudeti ve hasret ateşini bir arada tutan yüreklerimizi anlamaz, anlayamaz. Fırtınalar koparken içerde, mücadele verirken dönmekle kalmak arasında kimsecikler yok tutup ellerinden kaldıracak, ancak inançları ve inanışları var ve ancak Allah var beraberlerinde.
Biz gurbet kuşları, sesimiz kısık ama hoş ve güzel söyleriz şarkılarımızı. Bir başka gorürüz sizin gördüğünüz yerleri yurtları. Bir başka duyarız memleketin kuş seslerini. Tadı farklıdır sularının, kokusu farklıdır iğde ağaçlarının. Papatyalar bir başka açar biz ordayken , menekşeler bir başka güzeldir biz onları severken. Bir başkadır diyesim geliyor herşeye ama artık bizde bir başka olduk herşeye.
Ah memleketim yabancı ettin beni kendine. Dert ettin içimde ve gurbet kuşu ettin yaban yamaçlarında. Seni doyasıya yaşamak ve taşlamak istiyorum nehirlerini. Fısıldamak istiyorum bütün sırlarımı ve geceleri karanlıkta soylemek istiyorum o eski şarkılarımı.
İlkbahar hep kıpırtı sende, dorukta bir heyecan ve yarın sanki hiç dert olmayacakmış gibi bir neşe. Yazın her yer tatil, simalar hep yeni. Eski dostların bir çoğunu da toplarsın. Aksamları bitmek bilmeyen uzun uzun eşsiz sohbetler, şakalar ve espriler.
Sonbahar dedim mi artık bir hüzün çöker üstüne benim gibi oluverirsin birden. Zorla ayrılıyormus gibi kurutursun yavaş yavaş bütün yazın meyvelerini. Göz yaşları gibi gelir rüzgarlar ve yağmurlar. Sonra bembeyaz bir örtüyle gizleniverirsin. Kardan şekiller alır bütün ağaçların yamaçların. Bir çok hayalin ruhu olur beyaz kar tanelerin.
Desem ki sana ben senden sonra hiç kar görmedim ve hiç hissetmedim o tatlı soğukluğunu. Beni ancak gurbetin özlemli kuşları anlar.
Uzaktaki benim köyüm ! Halen içimde bir uhdesin. Hayallerimin kanatlarıyla hep dolaşırım semalarında. Umut, hülya ne varsa sende. Acında , tatlında hep benimle.
Katıldım bu gurbet kuşlarının kafiyeli uçuşlarına. Artık biz gurbetin masum yüzlü kuşları
Son bir dilek tuttuk Mevladan. Dik mezar taşımızı hasretiyle tutustuğumuz memleketim toprağına.
Selamlar
Ferit
Hindistan