Uyan Artık Uyan
UYAN ARTIK UYAN
Bize yıllardır “Türkler göçebe millettir. “diye yutturmaya çalıştılar. Bizlerde bu safsataya inandık.
Bizler göçebe bir toplum değilizdir. Türkler’ in kurmuş olduğu medeniyetleri hazmedemeyenler genç beyinleri zehirlediler. Bu şekilde kendimizi küçük görmemize sebep oldular ve gözümüzde hep başka milletleri yücelttik. Benliğimize, kültürümüze sahip çıkamadık.
Allah aşkına söyleyin bana Göktürk Yazıtları ( Orhun Abideleri) gibi bir yapıt kimin kültüründe, medeniyetinde var? Bilinen en eski yazıtımızdır bizim. Bu şunu gösteriyor: ondan öncede yazıtlarımız vardı. Ama hala keşfedilemedi. Göktürk Yazıtları’nı bulan bilim adamı! İlk başta bunların Türklere ait olduğunu anlasaydı; çoktan yok etmiş olurlardı. Allaha çok şükür ki böyle muhteşem bir eser ortaya çıktı.
Bizi yıllardır göçebeyiz diye kandırdılar. Üstüne de babarlığı eklediler. Biz hiçbir zaman hamile bir kadının karnındaki çocuk erkek mi kız mı diye yazı tura atıp aciz bir kadının karnını deşmedik. Doğmamış çocuğun günahına girmedik. Asıl barbar olan bizi yaftalayanlardır.
Evet biz birçok toprağı mekan edindik. Değişik yerlere göç ettik. Ancak bu basit bir göçebe hayatı değildi. Hala Turan’da yani onların değimiyle Orta Asya’da atalarımızın yaptığı kervansaraylar, hanlar, ticaret merkezleri gibi birçok yapıt vardır. Soruyorum size göçebe bir toplum bu yapıtları yapma gereği neden duysun? Siz olsanız göçeceğiniz yere böyle yapılat yapar mısınız? Birazcık düşünsek her şeyin farkına varacağız. Hangi göçebe toplum dünya üzerinde 600 yıl gibi muhteşem bir saltanat kurmuş ve üç kıtaya hâkim olmuş? Anadolu’nun değişik coğrafyalarında Sümerlerden Selçuklulardan kalma birçok cami, han, kervansaray, kale vardır. Ama biz bunları görmüyor, hala göçebe toplumuz lafını sürdürüyoruz.
Bugün ermeni Levan Panos Dadagyan göğsünü gere gere “ben Türküm diyorsa, şarkıcı Yahudi Linet Türk olmaktan gurur duyuyorum diyorsa içimizdeki bazı entellerin (!) durup düşünmesi gerek.
Cin seddini gezen birisi sıradan bir duvar görmeyi beklerken karşısına devasa güzellikte bir yapı çıkınca dayanamayıp Çinli rehberine soruyor: neden şehirlerinize imaretler yapmak yerine bu dağ başına böyle setler yapıp zamanınızı boşa öldürdünüz? Rehberin cevabı kısa ve özdü: sizin yüzünüzden… Söyleyin şimdi bana hangi göçebe toplum Çin gibi bir imparatorluğa böyle korku verebilir?
Geçmişinde böyle yaşayan bir millet Anadolu’ya geldiğinde çoktan yüksek medeniyetin ve kültürün sahibiydiler.
Dünya üzerinde sayılı diller vardır medeniyetlere yön veren. Türkçede bu dillerden biridir. Kimi toplumların dillerini araştırsak köklerini ancak 4., 5. yüzyıla kadar bulabiliriz. Ama Türkçe M.Ö kadar dayanıyor. Artık farkına varın diliyle kültürüyle dünyanın gıpta ettiği bir milletiz.
İngiliz kraliyet ailesine mensup birisi bir Türkçe şöyle söylüyor: “sizin tarihiniz bizde olsa şuan dünya bizim elimizde olurdu” diyor. Her nedense bir İngiliz böyle derken içimizdeki bazı şer odaklı insanlar öz kültürümüzü yok etmeye çalışıyorlar.
Hani Mısır pramidlerin vardır. Herkes onlara hayranlıkla bakar. Bu pramidlerin günümüz teknolojisiyle bile yapılamayacağı söylenir. Size bir şey söyleyeyim mi? O pramidlerin yapılışından yıllar öncesinde Türkler Çin’de onlardan daha dehası pramidler yapmışlar. Ancak bunlar bize öğretilmez. Çünkü Çin hükümeti pramidlerin olduğu alanı yasak bölge ilan etmiş. Pramidler sahipsiz kalmış ve Çin hükümeti de bilinmesini istemediği için üzerine ağaçlar dikmiş. Amaç Türker’in kendi tarihini öğrenmemesini neden olmak. Çin Doğu Türkistan’da milyonlarca Türkü katlederken bizi ereuvasıon gibi basit işlerle uyutuyorlar. Neden mi? Korkuları şudur ki: Türkler tekrar toparlanıp üç kıtaya hükmederse.
İster sevin ister sevmeyin ama ben Tayyib Erdoğan’ın Davos’daki çıkışı beni duygulandırdı. Böyle bir şeye ihtiyacımız vardı. Dikkat edin o günün gecesinde her yer Türk Bayrakları ile donatıldı. Çünkü millet bir kıvılcım bekliyordu. Kanımızda bulunan kahramanlık ve liderlik vasıfları bir kıvılcımla ortaya çıkacaktı. Yeter ki o kıvılcım kalplere bir kere olsun düşsün.
Türk milleti İslamiyet ile tanıştıktan sonra yeni bir kültürü ve evrensel din anlayışını benimsedi. İslamiyet ile öz kültümüzü atalarımız birleştirip çok güzel bir sentez ortaya koydular. Hoşgörünün abidesi oldular. Yazık ki biz bunların farkında değiliz. Hala günlük işlerin telaşıyla uğraşıyoruz. Hak davamız olan yoldan saptık. Geçmişimizi birileri silmek istiyor. Kendileri gibi tarihsiz bir millet olmamızı istiyorlar. Biz de maalesef iyice duyarsızlaştık. Oturduğumuz yerden devlet kurup devlet yıkıyoruz ama kültürümüze sahip çıkmasını beceremiyoruz.
Basit oyunların aktörü olma. Sen özüne sahip çık. Bu kudret sende mevcut. Bak ne diyor Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asyalı:
Yelkenler biçilecek yelkenler dikilecek
Dağlardan çektirirler kalyonlar çekilecek
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek
Yürü hala ne diye oyunda oynaştası
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın
…
Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleyman’dır
Şu mihrap Sinanuddin şu minare Sinandır
Haydi, artık uyuyan destanı uyandır
Bilmem neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım sen de Fatihler doğuracak yaştasın
Hala ne bekliyorsun. Özüne sözüne sahip çık.
Not: Bir sonraki Hafta Çanakkale Ruhu Adlı Yazımla Sitemizdeyim Dostlar.
Emre ÜNSAL
Saygılarımla